4.5 IMDB Puanı
- Yapım Yılı 1977
- Ülke Sweden
- Film Süresi 115 dakika
Cinselliğin Sınırları ve Toplumsal Baskılar: Tabu (1977) Filmi Üzerine Tematik Bir İnceleme
Giriş
Vilgot Sjöman’ın yönettiği Tabu (1977), İsveç sinemasının hem en tartışmalı hem de sosyokültürel açıdan en sorgulayıcı yapımlarından biri olarak kabul edilir. Cinselliği merkeze alan film, “sapkınlık” kavramına karşı duyulan toplumsal korkularla, bireyin arzuları arasındaki uçurumu cesurca gözler önüne serer. Sjöman, bu yapıtında sinemanın sınırlarını zorlamakla kalmaz; aynı zamanda izleyiciyi ahlaki, etik ve psikolojik düzlemlerde sarsan bir yüzleşmeye davet eder.
Konunun Özeti: Hukuk, Arzu ve Sapkınlık
Filmin merkezinde genç bir avukat olan Kristoffer Lohman yer alır. Kendisine, toplum tarafından “ahlak dışı” olarak yaftalanmış çeşitli cinsel yönelimlere ve pratiklere sahip bireyleri savunma görevi verilir. Kristoffer, ilk başta soğukkanlı ve profesyonel bir yaklaşım sergilese de, bu süreçte kendi arzularıyla da yüzleşmeye başlar. Filmin asıl çarpıcılığı, bu “savunma görevi”nin giderek bir kişisel keşif yolculuğuna dönüşmesidir.
Toplumsal Normlar ve Cinsel Sapmalar: Kim Sapkın? Kim Normal?
Tabu, sapkınlığın tanımını sorgularken ahlaki yargıların toplumsal olarak üretildiğini ortaya koyar. Sadomazoşizmden fetişizme, trans kimliklerden pedofiliye kadar birçok “tabu” örneği filmde doğrudan işlenir. Ancak film bu kimlikleri pornografik bir merak nesnesi hâline getirmekten çok, onların bireysel hikâyeleri ve toplumla ilişkileri üzerinden anlam kazandırır.
Filmdeki karakterler arasında geçen diyaloglar, izleyiciyi şu sorularla baş başa bırakır:
Sapkınlık gerçekten bireysel midir, yoksa toplumsal olarak mı inşa edilir?
Cinsel yönelim ve arzular yargılanmalı mıdır?
Hukuki sistem, ahlak normlarıyla mı yoksa bireysel özgürlükle mi şekillenmelidir?
Kristoffer’in Dönüşümü: Sınırın Ötesine Geçiş
Kristoffer karakteri, filmin başında toplumun normatif bakış açısını temsil eder. Ancak, savunduğu her yeni bireyle karşılaştığında, kendi düşünsel yapısı sarsılır. Bu sarsılma, onun kendi cinselliğine dair bastırılmış yönleri açığa çıkarır. Özellikle Sara karakteriyle kurduğu duygusal ve cinsel yakınlık, onun “normal” sandığı hayatının sınırlarını zorlamasına neden olur. Film, bu karakter üzerinden, bastırılmış arzunun ahlaki çerçeveler içinde nasıl şekillendiğini ele alır.
Sinema Dili ve Estetik Yapı
Tabu, belgesel tarzı röportajlar ile dramatik kurgunun iç içe geçtiği hibrit bir yapıya sahiptir. Bu yapı, izleyicinin sadece olayları izlemesini değil, aynı zamanda üzerine düşünmesini amaçlar. Görüntü yönetimi, karakterlerin yüz ifadelerine ve duraksamalarına odaklanarak bastırılmış duyguların görselleştirilmesini sağlar.
Müzik kullanılmaz; bu da filmi sessizlik ve içsel monologla baş başa bırakır. Sjöman, böylece seyirciyi kendi ahlaki sınırlarını sorgulamaya zorlar.
Sonuç: Ahlak, Özgürlük ve Cesaret Üzerine Bir Film
Tabu (1977), erotizmin ötesinde bir anlatıdır; arzu, kimlik ve özgürlük konularını cesurca tartışmaya açar. Film, “sapkın” olarak yaftalanan bireyleri merkeze alırken onları sadece “vakalar” olarak sunmaz; tersine onların insanî yönlerini, arzularını ve acılarını da görünür kılar.
Vilgot Sjöman’ın bu filmi, ahlaki panik kültürüne karşı bir sinemasal meydan okumadır. İzleyiciye kolay cevaplar vermez; bunun yerine onları rahatsız eder, düşündürür ve yargılarını yeniden gözden geçirmeye davet eder.
Film hakkındaki düşüncelerinizi paylaşın