5.8 IMDB Puanı
Salo ya da Sodom’un 120 Günü
(Salò, or the 120 Days of Sodom)
Senaryo Pier Paolo Pasolini, Sergio Citti, Pupi Avati
Ödüller 1 ödül total
Faşist İtalya’nın çöküş döneminde, Salò Cumhuriyeti’nde geçen film; dört yüksek rütbeli adamın (Dük, Başkan, Piskopos ve Yargıç) bir grup genç erkek ve kızı kaçırıp onları kırsalda bir villaya kapatmasıyla başlar. Bu kapalı sistem içinde kurbanlara, "ahlak", "itaat", "zevk" ve "ceza" adı altında korkunç işkenceler uygulanır. Film, Dante’nin İlahi Komedya’sına benzer biçimde dört bölümden oluşur: Giriş, Sapıklık Dairesi, İğrençlik Dairesi ve Kan Dairesi.
🎭 Karakterler ve Temsil Ettikleri Güç
Filmdeki karakterler birey olmaktan çok, siyasi ve sosyal yapının simgeleridir:
Dük, Yargıç, Başkan, Piskopos: Faşist otoritenin farklı yüzlerini temsil ederler – devlet, yasa, din ve sermaye.
Kurbanlar: Kimliksizleştirilmiş, sayılarla anılan bireyler; sisteme boyun eğen, direniş gösteremeyen halkı simgeler.
Anlatıcı kadınlar: Hikâye anlatan, sistemin çarkında eğlence sağlayan figürler olarak hem geçmişin tanıkları hem düzenin uygulayıcılarıdır.
🎨 Yönetmenlik ve Görsel Anlatım
Pier Paolo Pasolini’nin kamerası tarafsız ve mesafelidir. Estetik açıdan simetrik kadrajlar, uzun planlar ve sabit kamera kullanımı ile şiddetin stilize edilmeden doğrudan yansıtılmasını sağlar. Bu teknik, izleyicinin kaçmasına izin vermez; tersine, onu tanıklığa zorlar.
Film boyunca kullanılan klasik müzikler (özellikle Carl Orff ve Ennio Morricone parçaları), sahnelerdeki dehşeti soğukkanlı bir ritüele dönüştürür.
📚 Temalar ve Semboller
Faşizm ve Totaliter Sistem Eleştirisi: Film, şiddeti fiziksel bir eylemden öte, ideolojik bir yapı olarak gösterir. Pasolini’ye göre faşizm sadece siyasi değil; aynı zamanda kültürel, cinsel ve ekonomik bir yıkım biçimidir.
Kapitalizmin Eleştirisi: İnsanların metalaştırılması, “tüketim toplumunun” en karanlık metaforudur. Kurbanların nesneleştirilmesi, modern toplumda bireyin yerini sorgular.
Beden ve İktidar: Bedenler, şiddetin ve arzunun yönetildiği alanlara dönüşür. Özellikle dışkı ve cinsellik sahneleri, yalnızca şok edici değil; sistemin en uç sınırlarını görünür kılar.
Tanıklık ve Suç Ortaklığı: Kamera zaman zaman izleyiciyi faillerin konumuna yerleştirir, böylece izleyicinin konforlu bir mesafeden izleyici kalması engellenir.
🗣️ Tepkiler ve Etkisi
Yayımlandığı dönemde yasaklanan, sansürlenen ve büyük tartışmalara neden olan film, hâlâ “izlenmesi en zor” yapımlardan biri olarak kabul edilir. Pasolini, filmin tamamlanmasından kısa süre sonra öldürülmüş, bu da filme bir mitolojik ağırlık kazandırmıştır.
Eleştirmenler ikiye bölünmüştür: Kimileri filmi insanlık dışı bulurken, kimileri onu 20. yüzyılın en önemli politik filmlerinden biri olarak görür. Film, Michael Haneke, Gaspar Noé ve Lars von Trier gibi yönetmenler üzerinde büyük etki yaratmıştır.
🎯 Sonuç: Sinemanın En Rahatsız Edici Ama En Gerekli Deneylerinden Biri
“Salo ya da Sodom’un 120 Günü”, sinemanın sınırlarını zorlayan, sanat ile etik, anlatı ile ideoloji arasında keskin geçişler kuran bir başyapıttır. İzlenmesi kolay değildir, hatta birçok kişi için travmatik olabilir. Ancak tam da bu rahatsız ediciliğiyle izleyiciyi düşündürmeye, yüzleşmeye ve sorgulamaya zorlar.
Pasolini’nin bu son filmi, sanatın yalnızca eğlendirmek için değil, çürümüş sistemleri deşifre etmek için var olduğunun bir hatırlatıcısıdır.
Film hakkındaki düşüncelerinizi paylaşın